The Book of Björn

HANSEN  JERSEN  MASALLARI

BY

Björn Von Bayburt

Sayko Bigins...


Sayko bigins...  Kapkaranlık bir gecede yapayalnız bir insan korkularıyla yüzleşiyor. Bir gün tüm insanlar ölecek, hatta tek hücrelisinden en kompleks formuna tüm canlılar da ölecekler. En nihayetinde dünya da ömrünü tüketip güneş tarafından yutulacak. :) Güneş, dünya yok olduktan sonra milyarlarca yıl daha parlamaya devam edecek. Ama eninde sonunda tüm canlılara ab-ı hayat olan güneşin de yakıtı tükenecek ve yavaş yavaş soğuyup kararacak. Bu kaçınılmaz son tüm yıldızların kaderi olduğu için, onlarda  titrek mum alevleri gibi birer birer solup sönecekler. Uçsuz bucaksız kainat, korkunç bir karanlığa gömülecek.  Artık enerji akışı sona erdiği için entropi artışı da duracak ve kelimenin gerçek anlamıyla Zaman'ın sonu gelmiş olacak. Peki herkes ve herşey öldükten ve mutlak sona ulaşdıktan sonra ne olacak? Kısaca hayatın bir anlamı var mı? Varsa da bizim anlamamız mümkün mü? Yoksa boşuna mı uğraşıyoruz?

Kapkaranlık, çok soğuk ve sonsuz bir boşlukta, kendi başına yuvarlanan sahipsiz bir taş parçası üzerinde ölmeyi bekleyen önemsiz varlıklar mıyız?


SVERIGE


Sverige...  Stockholm'se sıradan bir gün, hava -25 C derece. Dışarıya adım atmadan önce, insanın gözünün önünden hayatı film şeridi gibi geçiyor. Zira gidip de dönememek var, her an Mortingen Straße olunabilir. Üst üste o kadar çok elbise giyiniyoruz ki, kutup ayısı yakalasa ısıramaz valla, yusyuvarlak bir canlı :) Hava ne kadar soğuk olsada hayat devam ediyor, mecburen yollara düşüyoruz. Önce metroyla Sundbybergs centrum'a, oradan tramvayla Solna station'a varıyorum. En son on dakika kadar yürüyüp ofise varıyorum. İşte o son on dakika çok feci, pantolonun altında yün içlik var yine de yürürken bacaklarım uyuşuyor, yarım saat te ofiste bacaklarımı ısıtmakla uğraşıyorum. . .


EVRUPA


Evrupa... Bayram'ınız mübarek olsun ey cemaat-i müslimin. Bu seneki bayram özel programını Prag'dan yapıyoruz. Eger deli mi öptü ne işin var bayram günü Prag'da diyorsanız, yapacak bir şey yok ekmek parası için buralardayız bilesiniz. Abbas-3'ün dizaynını tamamlamak için Portekizli kankilerimizle buluştuk. ABBAS-3, o bir makine... Abbas'a güvenimiz sonsuz, ileri derecede yapay zekaya sahip ve bir gün makineler isyan ettiğinde mutlaka en ön saflarda insanlığa karşı kahramanca savaşacak. :) Şaka lan şaka gerilim yapmayın, hepi topu toprağın nemini ölçüyor. Yani akıl var mantık var, Türklerle Portekizlilerin yaptığı makineden ne olur, Alman mıyız biz sanki, yakalım gezegeni komple. .  .

EMERIKANYA


Emerikanya... Gittim gördüm, hepsi okumuş çocuklar. Dün okyanus ötesine gerçekleştirilen 16 saatlik uçak yolculuğundan sonra sabah pert olmuş şekilde kalkıyorum. İşte ilk günümüz, inşallah “dakka bir gol bir” durumu olmaz. Malum buralar bilinmeyen sular şimdilik, sakata gitmeyelim. Jet Propulsion Laboratory, kısaca “JPL” Los Angeles`ıda içine alan San Fernando vadisinin en doğusunda, San Gabriel dağlarının eteklerine kurulmuş bir araştırma merkezi. Herne kadar adı küçük bir laboratuarı anımsatsada yaklaşık beş bin kişi çalışıyor ve Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi - NASA adına Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü- Caltech tarafından yönetiliyor.



Maraba Televole



Björn Efendi  özünde çok iyi bir insandır.  Her ne kadar çevresinin etkisinde kalıp hafif kayışı kırsa da sonunda doğru yolu bulmuştur. Gönlümüzdeki yeri bir başkadır. Öyle iyidir böyle iyidir, ne desek boş yani çok kral adamdır. Björn Efendi nanometreden ışık yılına, Büyük Patlama'dan kâinatın ölümüne kadar, ne kadar lüzumsuz şey varsa hepsini mıncıklamıştır.


Bu zatın dürtmediği bir şey yok mu arkadaş?


Ich bin ich bin yanıyor yanıyor bu gönlüm

Şayze şayze derim içerim her gün

Nayn nayn deyip, kabul etmezsen de beni

Ich liebe ich liebe diye ölesiye severim seni


Björn Efendi gençlik yıllarında, İkitelli/Halkalı/Altınşehir ve dahi Şirinevler'de çok volta atıp ömür tüketmiştir. Arada bir, Ataköy-Şirinevler arasında bulunan ve bir üst geçitten ziyade zaman tünelini andıran köprüyü aşıp "Medeni Varlıkları" yakinen müşahede etme imkanı da bulmuştur. Kanımızca bahsi geçen köprü, insanoğlunun bugüne kadar başarıyla inşa ettiği ilk ve tek solucan deliğidir. Uzay-zaman dokusunda aynı fiziksel mekanın iki farklı zaman noktalarını birbirine bağlayan Einsten-Rosen köprülerine "Solucan Deliği" denmektedir ve Ataköy'de uzay çağı yaşanırken Şirinevler'de ortaçağ derebeyliklerinin görülmesi ancak böyle izah edilebilir.


Nasıl ki gözü yaşlı Orclar, Küçük Emrah edasıyla Orta Dünya'dan kuzeyli Elflere bakıp bakıp iç geçiriyorlarsa, yazar da gençlik yıllarında Şirinevler'den Ataköy'e bakıp "Alem buysa, batsın bu dünya!" diye hep arabeske sarmıştır. An itibariyle Los Encılıs'ta yaşıyor olsa da, arabesk ruhuna işlediği için yine varoşlardan ayrılamıyor.


Zaten Beverly Hills'de vadiye nazır bir köşkte oturmuyor bu Ayı, West Compton'da homieleriyle beraber takılıyor. Şairin dediği gibi ;


Bir gangsta ağlıyor gözleri yaşlı

Yalnız bir homie'ydi cops'ları aştı

Ağla Notorious B.I.G ağla, ben de ağlayayım

Harlem'den sana junkie'ler bağlayayım

Get in Touch


Address: 537 Paper Street, Bradford 19808

Email:bjorn@bayburt.se

Phone: +1 (288) 555-0153

HANSEN JERSEN MASALLARI

© Copyright. All Rights Reserved.

Björn Von Bayburt


Kuzeyin Çocuğu